bugün

entry'ler (328)

uludağ sözlük

şu andan itibaren ekşisözlükte hakkında taşak muhabbeti yapılan sözlük.

bir kadını unutmak için yazılmış en güzel şiir

ayrılık acısını dindirmek için yazılan şiirlerdir.

biluramin

albüm 1997 yılında çıkmıştır. ciwan haco isveçli arkadaşlarıyla çok güzel ürünler çıkarabilmiştir bu albümüyle. kariyerinin en iyi ikinci albümüdür bence. bir diğer ise gula sor'dur.

(bkz: nexta naze)
(bkz: gula sor)

xatun

kürtçe bir sözcüktür.türkçede hatun anlamına gelmektedir. ayrıca bir ayrılığı izleyenler sürekli olarak duymuştur. sözcük farsçadan kürtçeye gelmiştir. ayrıca ciwan haconun isveçli arkadaşlarıyla yaptığı dinlemeye değer süper parça. (bkz: biluramin)

Tu xatûna li ser text î
Tu çiçeka her wext î
Tu yî yara min hezkir
Cejn u seyran, bihustî
Ji Bîr nabe, wele, bile ji Bîr nabe

Ji wan pirsên te yên gelek
Sas mam ji xwe re evdal mame
Kûr fikirîm çi Bêjim
Ey xayîn zalim felek

Dawa dil li min neke
Pirsan gelek ji min nake

Ne Bê ev çi xelet E
Ji ve hêviyê Dûr nake
Ji Bîr nabe, ji Bîr nabe
Wele bile ji Bîr nabe

hey hey

ciwan haconun biluramin adlı albümünde yer alan muhteşem bir parça. sözü ve müziği de kendisine aittir ayrıca.

Hêy hêy kêfa min gelekî ji te re tê
Gava baran hêdî hêdî dibare.
Agir di dilê min de sar dibe.
Havin di dilê min de ges dibe.

Hêy hêy kêfa min gelekî ji te re tê
Gava baran hêdî hêdî dibare.
Agir di dilê min de sar dibe.
Havin di dilê min de ges dibe.

Dikim nakim nêzîkî te nabim
Hez bi te difikirim
Wexta ku ez siyar bim.

Ma ev hal e êdî bi te re
Ma ne bes e êdî ji me re
Ma ne bes e,ma ne bes e.

Dikim nakim nêzîkî te nabim
Hez bi te difikirim
Wexta ku ez siyar bim.

Hêy hêy kêfa min gelekî ji te re tê
Gava baran hêdî hêdî dibare.
Agir di dilê min de sar dibe.
Havîn di dilê min de ges dibe.

bir de çok güzel bir klip çekmiştir.

http://youtu.be/4xvbFhjds5s

(bkz: biluramin)

tokyo hikayesi

(bkz: tokyo monogatari)

jodaeiye nader az simin

(bkz: codayi-i nadir ez simin)

simin ve nadirin ayrılığı diye de çevrilebilir. öncelikle kadın-erkek ilişkisini en iyi anlatan bir filmdi. yalnız nuri bilgenin bir zamanlar anadoludası kadar olamamış. çünkü filmde tamamıyla konu üzerinde durulmaktadır. bu da hollywood sinemasına yakın bir şey demek. fakat nur bilgenin filmi daha bir sade ve özgün. özellikle panlar ve tilstler muhteşem kullanılarak filme ayrı bir doğallık kazandırmış. ayrıca nuri bilgenin bu defa bu filminde konu çok iyiydi. bazı öküzler görmeyerek yani oscara aday göstermeyerek ayp etmişlerdir kısaca diyebilirim ki nuri bilgenin hakkı yendi.

anousheh ansari

http://www.dipnot.tv/2555...-baska-canlilar-var-.aspx

imkansizligin kekremsi tadi

eşeğin sikiyle bu aralar pek bir haşır neşir galiba kendisi.

8 teröristin çığ altında kalması

(bkz: van da 3 asker şehit)
(bkz: 13 şehit asker)
(bkz: 1 asker yine şehit)
(bkz: 24 asker 5 polis şehit 2 si sivil 20 yaralı)

alın bari bu konuların altına da sevindirici mesajlar yazın da biraz ölüye sevindiğiniz daha belirginleşsin.

yasujiro ozu

alıntı

Ozu,12 aralık 1903' da Tokyo'da doğdu. Babaları Tokyo'da gübre satarken o ve iki erkek kardeşi Matsuzaka'da eğitim gördü. Bu yüzden 10 ve 20 yaşları arasında babasını kesintili olarak gördü. Çocukluk arkadaşlarına göre oldukça şımarık bir çocuk... annesine tapan.. ( Tadao Sato) 1916' da Uji-Yamada' da ortaokula başladı.Yaramazlığı, dövüşmeyi, içki içmeyi seven yaramaz kural tanımaz bir çocuktu. içki içme hayatının erken yaşlarında edindiği ve sürdüreceği bir alışkanlıktı.Sinemada Prisoner of Zenda' yı seyretmeyi, ağabeyi Shinichin' in kayıt olduğu prestijli Kobe Higher Commercial School' un giriş sınavına girmeye yeğledi. Bununla birlikte kaçırdığı kolej şansının pişmanlığını küçük kardeşi Shinzo' nun kolej masraflarını ödeyerek giderdi. Ozu bu sıkıcı sınav dönemlerinde sinemaya sevgi duymaya başladı. Koga Nada Ozu' nun ondaki sinema sevgisinin ilk Atagoza sinemasında Matsunosuke' nin eşşiz tarihsel manzarasını gördükten sonra başladığını söylediğini hatırlıyor. Matsuzka' da Atagozana adında harap, eski tiyatroyu görmeseydim yönetmen olmayabilirdim. Gene aynı zamanlarda Nada onun Lillian Gish, Pearl White and William S. Hart' ın daha sonra da , Rex Ingram and King Vidor' ın filmlerine olan tutkusunu hatırlıyor. [Kogo Nada, "Ozu to iu Otoko" (A Man Called Ozu", Kinema Jumpo Tokushu, 1964]Matsuzaka' dan biraz uzakta küçük bir dağ köyüne kolej diplomasının gerekmediği, çok nitelik sahibi olmayı gerektirmeyen yardımcı öğretmenliğe atandı. Sürekli olarak içmesi dışında buradaki yaşamı konusunda çok az şey yazıldı, çizildi. Orada geçirdiği yaşamın sonlarına doğru onu ziyaret eden ve yanında kalan arkadaşlarıyla aylarca beraber içmeye başlamışlardı.Sonunda babası ona içki borçlarını ödemek için para göndermek zorunda kaldı. Ve Ozu on senelik ayrılıktan sonra ailesinin yanına, Tokyo' ya döndü. Yeğeninin film tutkusunu farkeden amcası onu önce Teihiro Tsutsumi sonra da yönetici Shochiku ile tanıştırdı. Ozu, çok kısa bir süre sonra, babasının isteklerine karşı gelerek yardımcı kameraman olarak onlarla çalışmaya başladı. Sinemanın saygıdeğer ve uygun bir meslek olarak görülmediği 1923'lerde yaratıcı, yetenekli gençlere rastlamak da kolay değildi. Ozu'nun babası bile oğlunun bu işle uğraştığını reddediyordu, amcası onu ikna etmek zorunda kaldı. Ozu'nun asistan kameranlık işi araç gerçleri taşımak gibi fiziksel çalışmayı da içeriyordu. Ozu'nun yardımcısı olarak çalıştığı kameraman Hiroshi Sakai, yazın sadece bir şortla Berhauer kamerayı omuzlarında taşıdığını.zaman zaman da Kiyoko Ushihara'nın dizi dibine oturup ona film yapımcılığı hakkında sorular sorduğunu , özellikle yeni nesil sinema yapımcılığı nasıl olacak diye merak ettiğini anımsadığını söylüyor.Tadamoto Okuba'da yardımcı yönetmen olduktan bir yıl sonra ilk senaryo denemesini yaptı. Aslında ikinci senaryosu, The Sword of Penitence, yönetmenliğini yaptığı ilk filmdir.1927 yılından altmış yaşında kanserden ölünceye kadar olan sürede, Ozu 33 tanesi hala varolan 54 film yaptı.

tokyo monogatari

japonların en önemli filmlerinden biri. 1953 yapımı olan film birçok öğeyi yansıtmakta. ayrıca yönetmen filme müthiş bir evrensellik boyutu kazandırmıştır. gelenek olarak bizimkilere benzer özellik taşımaktadırlar yani birbirlerine olan saygı ve sevgi adabı gibi. herkesin izlemesi gereken bir film.

--spoiler--
Müthiş bir dönüşüm ve modernleşmenin pençesinde bölünmekte olan Japonya'dayız. Taşralı, emekli bir karı-koca, Tokyo'da yaşayan evlenmiş çocuklarını ziyarete giderler. Gençler giderek hızlanmakta olan şehir yaşamının meşguliyeti içerisinde, onlarla ilgilenmektense birbirlerine pas edip kurtulma hafifliğindedirler. Sadece savaşta ölmüş oğullarının dul gelini yaşlı çifte şefkat ve ilgi gösterir. Evlerine döndüklerinde kırgın ve kafaları karışıktır. Çocukların titreyip kendilerine gelmesi için dramatik bir olayın gerçekleşmesi gerekecektir.
--spoiler--

(bkz: yasujiro ozu)
(bkz: tokyo story)
(bkz: tokyo hikayesi)

kaç yıl oldu

"Aristo'nun öğrencisi Büyük iskender ishalden ölmeyi başararak tarihe ne kadar büyük biri olduğunu tekrar kanıtlayalı 2334 yıl... "

halkların demokratik kongresi

http://youtu.be/0DIFvICDSSY

ertuğrul kürkçü

habertürkte hdk'yı çok özel anlatmıştır.

http://youtu.be/0DIFvICDSSY

the iron lady

filmi sonuna kadar marly streep götürüyor desem yeridir. bence en iyi kadın oyuncuyu sonuna kadar hak etmiştir. oyuculuğu o kadar doğal ki senaryosu ve urgusu kötü olan filmi dört dörtlük götürebilmiş. ayrıca margaret thatcheri çok güzel canlandırmıştır filmde. bir bir aynı hareketler , aynı mimikler ve aynı konuşmalar.

hugo

görsellik açısından mükemmel olan bir martin filmi. özellikle bu film sinemada 3 boyutlu olarak izlenilmeli yoksa zevk alınamaz güzelim filmden. gel gelelim oscara aday gösterilmesi ise georges mellies'i konu almasından dolayıdır kesinlikle. çünkü bu sene oscar alan çoğu adaylar bir ilki yani önceden işlenip gizemini kaybeden ve şimdilerde gün yüzüne çıkarmaya çalışan filmere verilmiştir. aslından o kadar ocarı hak etmiyordu film.

over booking

turizmde daha çok konaklama işletmeleri, hava yolu işletmeleri ve acentalar tarafından kullanılan terimdir. türkçe karşılığı aşırı rezervasyon anlamı taşır. yine bir işletmenin alabileceği rezervasyon kapasitesini aşması durumudur. bu durum işletmelerin aldığı rezervasyonlarını garantiye almalarını sağlar. bu uygulamayı dünyanın her yerinde kar sağlamayı en önce şiar edinmiş işletmeler tarafından uygulanır.

tabi bu durumu bir de tüketici açısından düşünürsek ne kadar sikmidirik bir uygulama olduğunu görürürüz. mesela ailen ile günler öncesinden otelde veya uçak bileti almışsınız. o gün oraya gittiğinizde size yatak ve koltuk yoksa bu sizi zor duruma düşürür. oradan buraya gider gelir kudurursunuz. özellikle bir otel işletmesinde rezalettir çünkü günleri de alabilir sizi seçtiğiniz otelde konaklatmaları. havayolunda ise daha önceden gidip yerinizi almamışsanız ve geç gitmişseniz size yer yok denirse 1-2 saat beklersiniz bir sonraki seferi.

bu durumdan kurtulmak için yapılması gereken tek şey yoğun sezonlarda rezerve etmemek gerekir yoksa paranızla rezil olur dönersiniz. eğer türkiyede tatil yapmak istiyorsanız öncelike haziranın 15'i ve ağustosun sonları arası rezerve yapmamanız gerekir ve olabildiğince erkenden otele girmeye çalışın, uçak için ise erkenden gidip biletinizi alın ve garantiye almış olun.

standardizasyon

(bkz: adaptasyon)

the artist

köpeğin performansı da süperdi.

(bkz: uggie)